Altınoluk Tuz Terapi Odaları

Tuz Odası Ve Tuz Terapi Odası

Tuz terapisi veya diğer adıyla Haloterapi, deri hastalıkları, astım, bronşit ve diğer solunum yolu hastalıklarının tedavisine katkıda bulunup halkın oldukça ilgisini çekmekle birlikte, hekimlerin tedaviyi destekleyici terapi olarak gördükleri bir uygulamadır. Sağlık, güzellik ve Wellness hizmeti sunan işletmeler için, hizmet sundukları alanlarda müşterileri için tuz odası kurmaları artık oldukça kolaydır.

Tuz terapisi yüzyıllardan beri bilinmektedir. Avrupa, Rusya ve Amerika’da hem sağlığı geliştirici ve hem de tedaviyi destekleyici özelliğinden dolayı bireylerin günlük hayatlarında düzenli bir şekilde tercih ettikleri bir uygulamadır.

Hangi işletmelerde tuz odası kurulabilir?

Tuz odasını güzellik, sağlık ve wellness hizmeti sunan işletmelere ek olarak oteller ve hastaneler, müşterilerine daha çeşitli hizmet sunmak amacıyla kurabilir. Bunun yanında, her sektörde ürün ve hizmet sunan işletmeler de personel motivasyonunu artırmayı desteklemek ve sağlıklarını geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla mola saatlerini geçirebilecekleri tuz odalarını yaptırmaktadırlar.

Buluş Özeti:

Bu buluş tabanı, tavanı ve duvarları (2) kaya tuzu ile kaplanan, hastaların iyileştirilmesi için içerisinde tuz terapisi yapılmasını sağlayan bir tuz terapi odası (1) ile ilgilidir. Buluş konusu tuz terapi odasında (1) oda (1) içerisinde oluşabilecek nem önlenmekte, içerisinde bulunan taze hava sürekli dolaştırılmakta ve bu sayede oda (1) içerisindeki havanın güçlü bir iyonizasyona sahip olması sağlanmaktadır. Ayrıca, tuz jeneratörü (6) vasıtasıyla mikro parçacıklar halinde odaya (1) tuz partikülleri verilmektedir.

Haloterapi (yunanca halos = tuz) tuz terapisidir. Haloterapinin kaynagı speleoterapi tuz magaralarına dayanır. Polonyadaki madenlerde çalısan isçilerin astım ve akciger hastalıklarının mucizevi bir sekilde iyilestigini kesfetmeleriyle baslamıstır. Yapılan arastırmalar, bunun tuzun etkisi oldugunu ortaya koymustur.

Tuz odaları yer, tavan ve duvarlar olmak üzere, kuru kaya tuzuyla kaplanmıstır. Bu kaplama atmosferdeki neme karsı bir koruma görevi görür ve ortamın aseptik özelliginin korunmasında yardımcı olur.

Tuz odalarında bulunan sirkülasyon makinası, havaya, 1-5 mikron arasındaki ebatlarda tuz zerrecikleri püskürtür. Bu partiküller, solunum yoluyla önce cigerlere ve daha sonra vücudun diger noktalarına ulasır. Tuz odasında, rahat bir sekilde sadece nefes alarak terapi saglanır. Seanslar 10-40 dakika arasındadır.

ÇANKIRI KAYA TUZU

Muhteşem bir hayat kaynağı, milyonlarca yıllık oluşum süreci, binlerce yıllık kullanım tarihi, muazzam moleküler yapısı, emsallerinden kat be kat zengin mineral yapısına sahip milli tuzumuz Çankırı tuzu dünyadaki en değerli tuzlardan birisidir…

Çankırı Kaya tuzu da himalaya tuzu gibi yüzyıllar önce oluşmuş çok değerli bir doğal tuzdur. Diğer tuz kaynakları gibi lağım ve sanayi atıkları kesinlikle bulaşmamıştır.

Çeşitli kaynaklardan ( Göl- Deniz-Yeraltı-Akarsu vs.) elde edilen direk doğal olarak kullanımı sağlık açısından uygun olmayan kirli tuzlar, temizlenmesi için rafinasyon işlemine tabi tutulup işlenmektedir.Tuz rafine işlemi sırasında 600-700 derecede yıkanmaktadır.Suyun 100 derecede kaynadığını düşünürsek, 600-700 derecede yıkanan tuzun yapısı bozulur.Tuzun içeriğinde bulunan ve insan sağlığına yararlı olan mineraller yok olur.Rafinasyon işleminin devamında ,tuza, nemlenmemesi için nem alıcı kimyasallar, E-530,533,557 ve kolay serpilmesini sağlayan aliminyum silikat,hidroksit katılır.Bunların tamamı insan sağlığına zararlı kimyasal katkılardır.Şu anda piyasada mevcut tuzların tamamına yakını hangi kaynaktan elde edilmişse edilsin rafine tuzlardır.Hatta piyasadaki kaya tuzlarının çoğu işlenmiş yani "rafine kaya tuzu"dur.

Önemli olan nokta; dünyada kristal tuz yataklarından en önemlilerinden birisi olan ÇANKIRI kaya tuzu olarak adlandırılan tuzumuzu rafine işlemine girmeden doğallığını koruyarak tüketime hazır hale getirmektir.Bu nedenle rafine Çankırı kaya tuzu yerine doğal Çankırı kaya tuzu kullanmalıyız.Bu tuzların en büyük özelliği oldukça küçük molekül yapısına sahip olmalarıdır. Kristal tuzların küçük molekül yapısı, hücre zarından kolayca girip çıkmasını sağlar.